Mükelleflerin Başına Talih Kuşu Kondu mu?
MÜKELLEFLERİN BAŞINA TALİH KUŞU KONDU (MU?)
Giriş
Bilindiği üzere 22/11/2008 tarihli ve 27062 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5811 sayılı Kanunla gerçek veya tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması, taşınmazların kayda alınması, yurt içinde bulunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesinin sağlanması amaçlanmıştır. Kanunda 5917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler sonucu da; bildirim ve beyanların 30/09/2009 tarihine kadar yapılabilmesine imkan tanınmış ve Bakanlar Kuruluna bu tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar süre uzatım yetkisi verilmiştir.
- Yasal Düzenleme ve Kapsamı
Varlık Barışı yasası olarak adlandırılan bu yasaya göre ;
- Gerçek veya tüzel kişilerce, 1/6/2009 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazların,
– 30/9/2009 tarihine kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle banka veya aracı kuruma bildirilmesi, ya da vergi dairelerine beyan edilmesi,
– Beyan edilen meblağlar üzerinden %2 oranında hesaplanacak verginin vadesinde ödenmesi halinde,
- Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 1/6/2009 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların,
– 30/9/2009 tarihine kadar Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilmesi,
– Beyan edilen kıymetlerin yasal defterlere kaydedilmesi
– Taşınmazlar dışındaki varlıkların banka ve aracı kurumlarındaki hesaplara yatırılması,
– Kaydedilen meblağlar için bilanço usulünde defter tutan mükelleflerce pasifte özel bir fon hesabı açılması,
– Bu fonun beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave olunması,
– Beyan edilen meblağlar üzerinden %5 oranında tahakkuk edecek verginin vadesinde ödenmesi ,
halinde
- 1/5/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında elde edilen; yurt dışı iştirak kazancı, yurt dışı iştirak hissesi satış kazancı,yurt dışı şube kazancının 28/2/2010 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması,
- 1/11/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasındaki yurt dışı kurumların tasfiyelerinden elde edilen kazancın ise, 31/12/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması durumunda, gelir veya kurumlar vergisinden istisna olup, Bildirilen Veya Beyan Edilen Varlıklar Nedeniyle 1/1/2008 Tarihinden Önceki Dönemlere İlişkin Hiçbir Suretle VERGİ İNCELEMESİ VE VERGİ TARHİYATI YAPILMAZ. Bir nev’i mükellef bu dönemler için varlık barışından yararlanarak inceleme ve tarhiyata karşı sigorta yaptırmakta, ancak bu dönemler için sigorta yaptırılması mükellef nezdinde diğer nedenlerle inceleme yapılamayacağı anlamına gelmemektedir.
Vergi incelemesinin ve tarhiyatın yapılamayacağına ilişkin dönem tarh zamanaşımı süresi de göz önünde bulundurulduğunda 01.01.2004-31.07.2007 dönemini kapsıyor. Yani bu dönemler için kıymet beyanında veya bildiriminde bulunan mükellefler için beyanda bulunulan varlıklar için doğrudan tarhiyat yapılamayacaktır. Diğer nedenlerle bu dönemler için kanunun yürürlüğe girdiği 10.07.2009 tarihinden sonra inceleme yapılması durumunda inceleme sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden (indirimi reddedilen KDV dahil ) tespit edilen matrah farkından, bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilecektir.
- Yasanın Mükellefe Sağladığı Maddi Avantaj
Türk vergi kanunlarına göre kurumlar vergisi oranın 2004 yılı %33, 2005 yılı %30, 2006 ve 2007 yılı için %20, genel katma değer vergisi oranının %18 olduğu, Gelir vergisi ilk diliminin 2004 ve 2005 yıllarında %20, 2006 ve 2007 yıllarında %15’ten başladığı göz önüne alındığında yasanın mükelleflere büyük kolaylık sağladığı ortadadır. Yasadan yararlanmak ve şartlarını yerine getirmek suretiyle 100.000 TL beyanda bulunan 5.000 TL vergi ödeyecek iken, yasadan yararlanmamış gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri hakkında yapılan incelemede aynı tutarda kayıt dışı hasılatının veya aynı tutarda sahte belge kullandığının tespiti halinde ödeyeceği vergiler aşağıda tablo halinde gösterilmiştir.
100 ( 000)TL’nin | 100 (000)TL (%18 KDV’ye Tabi) | |||||||
Kayıt ve Beyan Dışı Bırakılması | Tutarında Sahte Belge Kullanılması | |||||||
Vergi Aslı | Gecikme | Vergi Ziyaı | Toplam | Vergi Aslı | Gecikme | Vergi Ziyaı | Toplam | |
Faizi* | Cezası | Faizi* | Cezası | |||||
Kurumlar Vergisi | 33 | 45,71 | 3,3 | 82,01 | 33 | 45,71 | 99 | 177,71 |
Geçici Vergi** | 0 | 8,38 | 3,3 | 11,68 | 0 | 8,38 | 99 | 107,38 |
Katma Değer V. *** | 18 | 26,91 | 1,8 | 46,71 | 18 | 26,91 | 54 | 98,91 |
Toplam | 51 | 81 | 8,4 | 140,4 | 51 | 81 | 252 | 384 |
* | Tahakkuk tarihi olarak 30.09.2009 kabul edilmiştir. | |||||||
** | Gelir dönemlere eşit olarak dağıtılmıştır. | |||||||
*** | Aralık/2004 Dönemine Ait olduğu kabul edilmiştir. |
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere 100.000 TL tutarında kayıt dışı hasılatı tespit olunan kurumlar vergisi mükellefi 140.000 TL tutarında vergi, faiz ve vergi ziyaı cezası (cezanın %90 uzlaşmada kaldırılmıştır.) ile muhatap olurken tespit olunan matrah farkının sahte belge kullanımından kaynaklanması durumunda bu rakam 384.000 TL olmaktadır.
100 (000) TL’nin | 100 (000) TL (%18 KDV’ye Tabi) | |||||||
Kayıt ve Beyan Dışı Bırakılması | Tutarında Sahte Belge Kullanılması | |||||||
Vergi Aslı* | Gecikme | Vergi Ziyaı | Toplam | Vergi Aslı* | Gecikme | Vergi Ziyaı | Toplam | |
Faizi** | Cezası | Faizi** | Cezası | |||||
Gelir Vergisi | 20 | 27,1 | 2 | 49,1 | 20 | 27,1 | 60 | 107,1 |
Geçici Vergi*** | 0 | 4 | 2 | 6 | 0 | 4 | 60 | 64 |
Katma Değer V. **** | 18 | 26,91 | 1,8 | 46,71 | 18 | 26,91 | 54 | 98,91 |
Toplam | 38 | 58,01 | 5,8 | 101,81 | 38 | 58,01 | 174 | 270,01 |
* | Artan oranlılık dikkate alınmamıştır. | |||||||
** | Tahakkuk tarihi olarak 30.09.2009 kabul edilmiştir. | |||||||
*** | Gelir dönemlere eşit olarak dağıtılmıştır. | |||||||
**** | Aralık/2004 Dönemine Ait olduğu kabul edilmiştir. |
Söz konusu matrah farkı gelir vergisi mükellefleri hakkında tespit edilmesi 100.000 TL tutarında kayıt dışı hasılatı dolayısıyla 101,81 TL vergi, faiz ve vergi ziyaı cezası (cezanın %90 uzlaşmada kaldırılmıştır.) ile muhatap olurken tespit olunan matrah farkının sahte belge kullanımından kaynaklanması durumunda bu rakam 270,01 TL olmaktadır. Söz konusu rakamlar mükelleflerin başına talih kuşu konduğunu (mu?) göstermektedir.
- Kapsam Dışı Kalan Hususlar ile Yasaya Yönelik Eleştiriler
Yasa doğrudan bir vergi affı olmamakla birlikte mali literatüre vergi affı olarak geçecek ve vergi adaleti ve haksız rekabette neden olma noktasında eleştirilecektir.
- Mükellef bildirim veya beyanda bulunsa dahi incelenme riski devam etmektedir.
- Mükellefin bildirim veya beyanda bulunması, kaçakçılık suçunu işlediğinin tespiti halinde adli yönden yapılacak takibi ortadan kaldırmamaktadır.
- Tespiti halinde usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kesilmesine devam edilecektir.
- Haksız olarak vergi iadesi alınması hali uygulama kapsamına girmemektedir. Yasa, tespiti halinde haksız iade tutarının gecikme zammı ve vergi ziyaı cezasıyla birlikte geri alınmasına engel teşkil etmemektedir.
- Uygulama kapsamına Medeni Kanunda gayrimenkul olarak gösterilen kıymetler, Sermaye piyasası Kanununa göre menkul kıymet tanımına giren menkul kıymetler, diğer sermaye piyasası araçları, para, altın ve döviz girmektedir. Dolayısıyla emtia, demirbaş, taşıt, hak gibi iktisadi kıymetlerin beyan veya bildirime konu edilmesi mümkün değildir.
- Bildirimde/beyanda bulunmada söz konusu kıymetin bildirim/beyan günündeki değeri esas alınacak olmakla birlikte, gayrimenkullerde rayiç bedelin nasıl tespit edileceği belirsiz olup, muvazaaya oldukça açıktır.
- Yasadan sahte belge kullananların yararlanmasına engel bir durum bulunmamakla birlikte kullanılan fatura tutarında yasa kapsamında varlık beyanında bulunacak olmaları bu durumda olan mükelleflerin yasadan yararlanmalarını zorlaştırmaktadır.
- Yasa mükelleflere büyük imkan sunmakla birlikte denetim oranlarının kifayetsizliği mükelleflerde iştahsızlığa neden olmaktadır.
- Yasa kapsamına özel tüketim vergisi girmemektedir. Söz konusu vergi teknik açıdan veya diğer nedenlerle kapsam dışı bırakılmıştır. Dolayısıyla ÖTV mükelleflerinin (mesela; rafineriler, sigara imalatçıları, rakı, şarap, bira gibi alkollü içki imalatçıları, beyaz eşya imalatçıları, yetkili otomotiv satıcıları gibi) incelenmesi ve vergi ziyaının tespiti halinde ÖTV gecikme faizi ve cezasıyla birlikte tahsil edilecektir.
- Özellikli Durumlara İlişkin Görüşlerimiz
Yasa ve bu konuyla ilgili olarak yayımlanan Genel Tebliğde bazı konularda açıklık bulunmamaktadır. Bu konulara ilişkin görüşlerimiz şöyledir.
- İşi bırakan mükellefler yasa kapsamında beyanda bulunarak varlık barışından yararlanmaları mümkündür. Bu mükelleflerin işi bırakmaları nedeniyle defter tutma yükümlülükleri bulunmamaktadır. Bunların gayrimenkul dışındaki kıymetleri bankalara/katılım bankalarına yatırmaları yeterlidir.
- Ölen mükellef adına mirası kabul etmiş mirasçıların bildirim/beyanda bulunmaları mümkündür. Zira ölüm işi bırakma hükmünde olup, ölüm halinde vergi borçları mirası reddetmemiş mirasçılara miras hissesi nispetinde intikal etmektedir. Aynı şekilde yapılan tarhiyatlarda kesinleşmemiş olanlar için uzlaşma, dava açma, cezalarda indirim gibi haklardan mirasçıların yararlanma hakları vardır. Ölen mükellef hakkında tarh zamanaşımı süresi içinde her zaman tarhiyat yapılabileceği ve yapılan tarhiyatlardan dolayı mirası reddetmemiş mirasçılar sorumlu olacağından ölen adına mirası kabul eden mirasçıların varlık barışı yasası kapsamında bildirim/beyanda bulunabileceğinin kabulü gerekir.
- Tasfiye olunan şirketlerin yasa hükmünden yararlanmalarına imkan bulunmamaktadır. Zira şirket ve kanuni temsilcileri ortada yoktur. Dolayısıyla adına beyanda ve bankalara para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermeye piyasası araçlarının yatırılması imkansızdır.
- Yurt içinde bulunan ve beyana konu edilen varlıkların şirketlerce sermayeye ilave edilecek olması, bahse konu kıymetin şirkete sermaye olarak konulduğu anlamına gelmez. Kayıt dışı kalmış kıymetin yasal deftere kaydı ve sermayeye ilave edilmesi söz konusudur. Bu nedenle de şirket ortağının adına kayıtlı gayrimenkul 5 yıl (31.12.2006 ve öncesinde iktisap edilenler için 4 yıl ) içinde varlık barışı kapsamında beyana konu edilmişse ortak için değer artışı söz konusu olamaz.
- Serbest meslek erbabı veya kazancı işletme hesabına göre tespit olunanlar bildirime/beyana konu edilen kıymet ve tutarını defterlerin boş bir sayfalarına kaydedebilecekleri gibi, aynı kıymet ve tutarı hem gelir, hem gider yazmak suretiyle kayıt şartını yerine getirilebilir. Ancak bu tutarın bilanço usulünde defter tutmaya geçmede had hesabında dikkate alınmayacağı tabiidir.
- Yurt dışı varlıkların bildirim veya beyanında mükellefiyet aranmazken yurt içi arlıkların beyanında beyanda bulunacak olanın gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olması gerekmektedir. Bu anlamda Gelir Vergisi Kanununun 2. maddesinde yer alan gelir unsurlarından herhangi birini elde eden geçek bu yasadan yararlanabilecektir.
- Ticari, sınai, zirai veya serbest meslek faaliyetini kayıtsız sürdürenler önce mükellefiyet tesis ettirerek yasadan yararlanabilecektir.
- Mücbir sebep halinde yasadan yararlanma süresi uzamayacaktır.
- Mükellefin vergi matrahının takdir komisyonunca takdir edilmesi halinde diğer şartların yerine getirildiği durumlarda takdir edilen matrahtan mükellefin bildirim veya beyan tutarının mahsup edilip edilmeyeceği tereddütlere neden olacak bir durumdur. Gelir İdaresince bu konunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Yasada bildirim veya beyanda bulunun varlıklarda dolayı doğrudan vergi incelemesi ve vergi tarhiyatının yapılmayacağı ifade edilmiştir. Kanaatimce mükellef 22.11.2008 veya (5917 sayılı yasaya göre 19.06.2009 tarihi itibariyle ) takdire sevk edilmemişse yasadan yararlanması gerekmektedir.