Şirketlerin Ortaklarına Karşılıksız Para Kullandırtması
Şirketlerin Ortaklarına Karşılıksız Para Kullandırtması
Şirketlerin ortaklarına karşılıksız para kullandırtması gerek kurumlar vergisi, gerek katma değer vergisi yönünden oldukça önem arz eden bir konudur. Transfer fiyatlandırması yönünden tartışılacak bir yönü olmamakla birlikte katma değer vergisi yönünden Danıştay tarafından verilmiş kendilerine özgü kararlar bulunmaktadır.
Yasal Mezuat :
5520 sayılı KVK’nın 13. maddesinin 1. bendinde, “Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır.
Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.”, ikinci bendinde, “İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
3065 sayılı KDVK’nın 1. maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiş, 4. maddesinde; hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak tanımlanmış, 5. maddesinde; vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır, kuralına yer verilmiş, 10. maddesinde de; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması vergiyi doğuran olay olarak nitelendirilmiştir.
Danıştay Kararı :
Danıştay 9. Daire tarafından verilen karara göre; “3065 sayılı KDVK’da hüküm olmadığı sürece şirketlerin verdiği borç para karşılığı elde ettiği faiz gelirlerini ticari faaliyet sonucunda elde edilen teslim veya hizmet kabul ederek katma değer vergisine tabi tutmanın mümkün olmadığından, davacı kurumun ortağına para kullandırma sonucu bedelsiz finansman hizmeti sağladığından bahisle tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle anılan kısım yönünden davanı kabulü yolunda verilen karara karşı davalı idarenin istinaf istemi BİM’nce reddedilmiş ise de; 5520 sayılı KVK’nın 13. maddesi uyarınca kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden, ödünç para alması ve vermesi durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış olacağından, örtülü olarak dağıtılan kazancın işlem temelinin ödünç para verilmesi işlemi olduğu dikkate alındığında verilen bu hizmetin bir finansman hizmeti olduğu, dolayısıyla verilen finansman hizmetinin de katma değer vergisine tabi olduğu sonucuna ulaşıldığından, bu husus göz önünde alınarak işin esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden BİM kararının anılan kısmının bozulması gerekmektedir.” (Alıntı : Danıştay 9. Daire E: 2022/1319 K: 2023/4362, T: 08.11.2023 ) . İşbu danıştay kararına göre şirketin ortağına karşılıksız para kullandırtması, bir finansman hizmeti olup katma değer vergisine tabiidir.
Danıştay VDDK Kararı :
Danıştay VDDK tarafından verilen başka bir karar da “ Bozma kararına uymayan Antalya Vergi Mahkemesi 5.11.2003 günlü ve E:2003/828, K:2003/1730 sayılı kararıyla, dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin bankadan aldığı kredinin bir kısmını ortağına kullandırması örtülü kazanç dağıtımı kabul edilerek kurumlar vergisi tarhiyatı yapıldığı ve davacı şirketin tekdüzen hesap planı ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara uymadığı sebebiyle özel usulsüzlük cezası kesildiğinin anlaşıldığı, ancak, davacı şirketin kullandığı kredinin 258.082 dolarlık kısmının hiçbir şekilde kayıtlara intikal ettirilmediği ve buna ilişkin faiz gider yazılmadığından, Kurumlar Vergisi Kanununun 17/3 maddesine göre örtülü kazanç dağıtımından bahsetmenin mümkün olmadığı, zira, olayda borç para verenin şirket değil banka olduğu, alınan banka kredilerinin ortaklara aynen kullandırılması ve kredi maliyetlerinin aynen aktarılması ticari teammüllerin gereği olup bu gibi aktarımlarda sakıncanın, kredi maliyetinin altında veya üstünde faiz uygulanması ve farkın sebebinin izah edilmemesi durumunda ortaya çıktığı, olayda ise, şirketin aldığı kredinin bir kısmının ortak tarafından kullanıldığı ve sözü edilen kredinin faiz ve komisyon giderlerinin ortak tarafından karşılandığı açık olduğundan, ayrıca faiz alınmadığından söz edilip örtülü kazanç dağıtıldığı varsayılarak yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı, 4811 sayılı Vergi Barışı Kanununu 3/3 maddesinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sadece vergi cezalarına karşı dava açılmış olması halinde, vergi aslına bağlı cezaların, verginin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenmiş olması veya 2 nci maddede öngörülen şekilde ödenmesi şartıyla, vergi aslına bağlı olmaksızın kesilen cezaların ise herhangi bir şart aranmaksızın tahsilinden vazgeçileceğinin hükme bağlandığı, bu durumda niteliği itibarıyla bir vergiye bağlı olarak kesilmeyen özel usulsüzlük cezası hakkında karar verilmesine mahal bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında ısrar ederek kurumlar vergisi tarhiyatının terkinine, özel usulsüzlük cezası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.” ( VDDK, E: 2004/26, K: 2004/82 T: 25.06.2004 ) şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Benzer kararlar; VDDK, Esas : 2004/26 Karar : 2004/82 Tarih : 25.06.2004 ; Esas : 2004/78 Karar : 2004/107 Tarih : 01.10.2004